Türk Medeni Kanuna Göre Boşanma Sebepleri Nelerdir?

TÜRK MEDENİ KANUNA GÖRE BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?

Türk Medeni Kanuna göre boşanma sebepleri; özel ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Boşanma sebepleri bir bakımdan da nispi ve mutlak boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır. Bu ayrımın nedeni, kanunda belirlenen olgunun ispat edildiği takdirde, hakim buna ek bir sebep aramayacak ve boşanmaya karar verecektir. Bunlar mutlak boşanma sebebidir. Türk Medeni Kanunda düzenlenmiş olan zina, hayata kast pek kötü veya onur kırıcı muamele, terk, eşlerin anlaşması, ortak hayatın yeniden kurulamaması sebepleri mutlak boşanma sebebidir. Nispi boşanma sebepleri için kanunda öngörülen olgu ispatlansa bile, hakim ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini araştırarak, boşanmaya karar verir. Türk Medeni Kanunda yer alan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleri, nispi boşanma sebepleridir.

GENEL BOŞANAMA SEPELERİ

1- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması :

Eşler arasında çözülemeyecek ciddi bir sorun bulunması demektir. Eşler arasındaki her anlaşmazlık boşanma sebebi teşkil etmez. Örneğin evliliğinizde fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet gibi evlilik birliğinin temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olmalıdır. Uygulamada genel olarak dayanılan boşanma sebebi budur. Burada tanık, doktor raporu gibi delillerle evliliğinizin temelinden sarsıldığını ve evliliğinizi devam ettirmenin mümkün olamayacağını kanıtlamanız gerekir.

2- Eşlerin Anlaşması
Anlaşmalı boşanma diğer boşanma sebeplerine nazaran çok daha kısa süren tek celsede sonuçlanabilen bir boşanma sebebidir. Fakat bunun için avukatınızın öne alım dilekçesi vermesi gerekir. Bu boşanma sebebinin gerçekleşmesi için bazı şartların oluşması gerekir.

a-Evliliğin En Az 1 Yıl Sürmüş Olması Gerekir

Kanun koyucu eşlerin birbirlerini daha iyi tanımaları, fevri karar vermemeleri ve kötü niyetlerle kısa süreli evlilik yapılıp, boşanmanın sağlanmasının önüne geçmek için böyle bir süre şartı koymuştur.

Ünlüler 1 sene geçmeden tek celsede nasıl boşanıyor ?

Bu boşanma sebebinden davanın açılabilmesi için, süre şartının sağlanması gerekir. Fakat uygulamada ünlüler 4 5 ay evli kalıp nasıl boşanıyor sorusu aklınıza geliyor olabilir. Şöyle ki, onların boşanma davaları evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılıyor. Ancak bizim usulü olarak yapacağımız bazı teknik işlemlerden sonra, tıpkı anlaşmalı boşanmada olduğu gibi tarafların boşanmanın sonuçları üzerinde anlaşmaya varmasıyla tek celsede boşanmanız mümkün.

b-Eşler Mahkemeye Birlikte Başvurmalı Ya Da Açılmış Olan Davayı Diğer Eş Kabul Etmiş Olmalıdır.

c-Hakim Tarafları Bizzat Dinlemelidir.

Kendinizi vekil ile temsil ettirseniz bile bizzat davaya gelip, özgür iradenizle boşanmak istediğinizi beyan etmeniz gerekir.

d-Tarafların Düzenlediği Boşanma Protokolünü Hakim Uygun Bulması Gerekir

Eşlerin boşanma iradeleri olmalıdır ve boşanmanın mali konular (maddi manevi tazminat ve nafaka) ve çocukların durumu konusunda anlaşmanız gerekir. Anlaşma protokolü diye adlandırılan, eşlerin imzaladıkları belgeyi mahkemeye sunmaları gerekir. Hakim uygun bulmazsa, tarafların ve çocukların menfaatine göre anlaşmada değişiklik yapabilir. Taraflarda değişiklikleri kabul ederlerse, boşanma gerçekleşir. Anlaşma protokolü hazırlamak ileride bir hak kaybı oluşmaması için çok önemlidir. Örneğin boşanma protokolünde “mal alacağım yoktur” ifadesi geçmezse ilerde kişi mal rejimi davası açabilir ya da boşanma protokolünde nafaka alacağınızdan feragat ederseniz, yani nafaka istemeseniz bile çocuğun velayeti sizde olduğu sürece her zaman iştirak nafakası isteyebilirsiniz.

3-Ortak Hayatın Yeniden Kurulamaması

Diğer bir genel boşanma sebebi de ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır. Bu boşanma sebebinin de gerçekleşmesi için bir takım şartlara gerek vardır.

a-Daha Önce Açılmış Olan Boşanma Davasının Reddedilmiş olması gerekir

Taraflardan birinin açmış olduğu davanın, hakim tarafından reddedilmiş olması gerekir. Hangi sebeple açıldığının yahut hangi eşin davayı açtığının bir önemi yoktur.

b-Üç yıl süreyle ortak yaşam kurulamamış olmalıdır:

Boşanmanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmiş olması gerekir. Bu süre dava şartıdır ve hakim resen dikkate alır. Bu süre zarfında eşler çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarını çözmek amacıyla zaman zaman bir araya gelebilirler. Bu durum ortak hayatın kurulduğu anlamına gelmez. Ancak bu 3 yıllık süre kesintisiz devam etmesi gerekir. Velev ki eşler kısa süre de olsa ortak hayatı kurmuş birlikte yaşayıp akabinde tekrar ayrılırlarsa şart gerçekleşmiş sayılmaz. Zira kısa süreli de olsa ortak yaşam kurulduysa, bu durum evliliğin devam etme ihtimalinin sona ermediği anlamına gelir.

c-Eşlerden birinin boşanma davası açmış olması gerekir

Yeni davayı hangi eşin açtığı önemli değildir. Yeni açan eş bu boşanma sebebine dayanacaktır. İlk açılan davanın sebebinin önemi yoktur. Eşlerin kusur durumlarının ayrıca araştırılması gerekmez. Davayı açan taraf kusurlu olsa da hakim boşanma kararı verir.

B-ÖZEL BOŞANMA SEBEPLERİ

1-Zina

Zina mutlak bir boşanma sebebidir. Zinanın gerçekleştiği ispat edilirse hakim başka bir şart gözetmeksizin boşanma kararı verir. Ayrıca zina yapan eş artık değerdeki pay alacağından ya pay alamaz ya da hakim belli bir oranda hakkını indirir.

Zina ispatlanması çok zor bir boşanma sebebidir. Zinanın ispatı için mutlaka eşin suç üstü basılmasına gerek yoktur. Zinanın varlığına delalet eden, kuvvetli emarelerin bulunması yeterlidir.

Zinada zamanaşımı süresi vardır. Boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Ancak her zina hareketinden sonra bu süre yeniden başlar. Zinayı sözlü, yazılı yahut örtülü olarak eşinizi affederseniz dava hakkınız ortadan kalkar. Fakat eşinizi affettikten sonra yeniden zina eylemini gerçekleştirirse zamanaşımı süreleri tekrar başlar.

Zina suç mudur ?

765 sayılı eski Türk Ceza Kanunun 440. maddesinde zina suç olarak düzenlenmişti. Eski Türk Ceza Kanunda kadının zina suçunun işlemesi için bir defalık cinsel münasebette bulunması yeterli iken, erkeğin zina suçunu işlemesi için, herkesçe bilinen bir yerde karısından başka bir kadınla karı koca hayatı yaşaması gerekirdi. Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu için, Anayasa Mahkemesi 23.9.1996 tarihli kararıyla hükmü iptal etmiştir. Artık günümüzde zina suç değildir.

Zinanın oluşması için bazı şartlar gereklidir.

a-Evlilik İlişkisinin Bulunması Gerekir

Zinanın oluşabilmesi için, eşlerin arasında evlilik ilişkisi bulunması gerekir. Evlilik birliği hukuken sona ermedikçe; (ayrılık kararı, gaip gibi nedenlerle fiilen bir arada yaşamasalar bile) eşlerin birbirlerine karşı TMK madde 185/3’te öngörülen, sadakat yükümlülüğünü yerine getirmeleri gerekir.

b-Eşlerden Birinin Karşı Cinsle Cinsel İlişkide Bulunması Gerekir

Eşin kendi cinsinden biriyle yahut hayvanla cinsel teması zina sayılmaz. Fakat haysiyetsiz hayat sürme yahut evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya sebep olabilir. Madde metninde açıkça “eşlerden biri zina ederse” şeklinde belirttiği için, cinsel birlikteliğin fiilen gerçekleşmiş olması gerekir. Sarılmak, flört etmek, mesajlaşmak zinaya delalet değildir. Eşin sadece bir kez başka biriyle cinsel birliktelikte bulunması diğer eşe zina nedeniyle boşanma davası açma hakkı verir.

c-Zina Eylemi İsteğe Bağlı Gerçekleşmelidir

Başkasıyla cinsel ilişkide bulunan eşin kusuru olması gerekir. Başka bir ifade ile zina eylemini ayırt etme gücü yerindeyken, kendi isteği ile yapmalıdır. Zina eşin isteği dışında gerçekleştiyse; örneğin eş tecavüze uğradıysa bu durum zina sayılmamaktadır. Zira eşlerden biri cinsel saldırıya uğradıysa, isteği ve kusuru yoktur

2-Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış

Hayata kast, önceden düşünülerek ya da düşünülmeden ani bir kararla öldürmek kastıyla diğer eşin hayatına yönelik yapılan bir harekettir. İntihar için elverişli araçları sağlaması koşuluyla, eşini intihara teşvik etmek hayata kast eylemi içinde değerlendirilir. Eşini öldürmek isteyen karı koca öldürmek için elverişli araçlar kullanmasa da öldürme saikiyle hareket etiği için hayata kast var sayılır. Eşin yakınlarının hayatına kast etmesi, öldürme tehdidi yahut malvarlığına zarar vermesi buraya girmez.

Pek fena muamele diğer eşin vücut bütünlüğüne ve sağlığına yönelen; dövmek, aç-susuz bırakmak, normal olmayan cinsi münasebete zorlamak, işkence, hapsetmek, ağır eziyet gibi saldırılardır. Pek kötü davranışın boşanma sebebi sayılabilmesi için fiilin ağır olması gerekir; zulüm işkence boyutuna varmayan yahut bir öfke patlaması sonucu oluşan hafif kabul edilebilir davranışlar pek kötü muamele sayılmaz. Konuyla ilgili bir Yargıtay kararında; tekrarlamamak koşuluyla, tokatlamak pek kötü muamele sayılmamıştır. Fiilin pek kötü davranış sayılabilmesi için muamelenin, eşlerin kültür seviyeleri, karakterleri, sosyal çevreleri, eğitim durumları, yaşadıkları büyüdükleri çevrenin gelenek ve göreneklerini dikkate almalı, bu çerçevede bir değerlendirmeye tabi tutmalıyız.

Onur kırıcı davranışa; kadının evden atılması, mahkeme koridorlarında eşlerden birinin diğerine hakaret etmesi, kadının kocasının iş yerine gidip ona hakaret etmesi, karısı bakire olmasına rağmen kocanın aksini yayması örnek verilebilir. Eşin sosyal çevresinde gördüğü itibarı azaltacak, eşini sosyal çevresine karşı zor durumda bırakacak dedikodular çıkarmak, eşinin peşine hafiye takmak da onur kırıcı davranışa örnek verilebilir.

Bu boşanma sebebinde de zinadaki gibi zamanaşımı süresi vardır. Dava hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde bu sebebin doğumu üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. Ayrıca zinada olduğu gibi burada da affeden taraf dava hakkını kaybeder.

3- Küçük Düşürücü Suç İşleme ve Haysiyetsiz Yaşam sürme

Küçük düşürücü suç, toplum ahlakının kabul etmeyeceği, yüz kızartıcı, utanç verici suçtur. Yüz kızartıcı suçlar; ahlak düzeninin şiddetle reddettiği, oluştuğu zaman insanın yüzünü kızartan suçlardır. Bunlara hırsızlık, dolandırıcılık, cinsel saldırı, inancı kötüye kullanma, kaçakçılık, zimmet, sahtecilik, gasp, uyuşturucu ticareti, irtikap, rüşvet, hileli iflas, kalpazanlığı gösterebiliriz. Bu suçları işleyen eşin kusuru ya da kastı yoksa ( temyiz kudreti yerinde değilse, tedbirsizlik ya da kendisini savunma amacıyla işlendiyse) boşanma nedeni olmaz. Velev ki eş, bu suçlara iştirak etmiş yahut teşvik ettiyse, keza boşanma davası açma hakkını kaybeder.

Haysiyetsiz hayat sürme, toplumun değer yargılarıyla bağdaşmayan, toplumca iyi karşılanmayan, toplumun ahlak anlayışına uygun olmayan davranış biçimidir. Örnek olarak; hukuka ve ahlaka aykırı işle iştigal etmek ( genelev işletmek, kadın ve uyuşturucu ticareti yapmak, muhabbet tellallığı gibi ), alkolik olmak, kumarbaz olmak gösterilebilir. Bu haysiyetsiz yaşam tarzının süreklilik arz etmesi ve evlilik birliği içinde olması gerekir.

Bu boşanma sebebinin oluşması için, ortak hayatın çekilmez hale gelmesi de aranır. Hakim bu fiillerin tezahüründe; ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğini tarafların; çocuklarının sayısına, sosyal çevrelerine, ekonomik ve eğitim durumlarına, eylemlerin yapıldığı yer ve zamana göre değerlendirip, ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğine karar verir.

Zina da kişi eşine karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeksin söz konudur. Hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranışta bir eşin diğer eşe karşı eylemlerini içerir. Burada ise eş bir başka kişiye karşı küçük düşürücü suç işlemekte yahut haysiyetsiz hayat sürmektedir. Diğer eşe yöneltilen doğrudan bir fiil yoktur.

4-Terk

Bu boşanma sebebinin oluşması için ciddi usulü şartlar vardır.

a-Eşlerden Birinin Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülüklerini Yerine Getirmemek Amacıyla, Ortak Konutu Terk Etmeli

Evlilik birliğinin getirdiği yükümlülüklerden biri, eşlerin birlikte yaşamasıdır. Eşler birlikte yatmıyor, birlikte yemek yemiyor, hiç konuşmuyor olsalar dahi aynı konutta yaşıyorlarsa terk olgusu var sayılmaz. Zira burada barışma ihtimalleri vardır. Terk olgusu oluşması için eşlerden birinin fiilen ortak konutu, iradi olarak terk etmesi gerekir. Ancak bu terk diğer eşin evden atması yada evi terk etmeye zorlaması şeklinde olmamalıdır; bu takdirde evden kovan yahut evden ayrılmaya zorlayan eş, terk eden eştir.

Eşin ortak konuta dönmemesi haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Eşin şiddete ve hakarete maruz kalması, aşağılama, özgürlüğünün kısıtlanması gibi nedenler varsa, eşin ortak konutu terk etmesi haklı bir sebebe dayanmaktadır. Örneğin eşiniz sizi ortak konutu terke zorlarsa, bu boşanma sebebinden dava hakkı yoktur.

b-Terkin En Az Altı Ay Sürmüş Olmalı

Terk edilen eş hemen boşanma davası açamaz. Terk durumunun en az altı ay sürmüş olması ve halen devam ediyor olması gerekir. Terk eden eş altı aylık süre dolmadan, konuta dönerse süre kesilmiş olur. Altı aylık süre kesintisiz devam etmelidir. Fakat burada şöyle bir ihtimal daha var. Eş ortak konutu iradi ve haklı bir sebep olmadan terk edip; altı ay dolmadan geri dönebilir. Keza aynı eş kısa bir süre sonra tekrar ortak konutu terk eder ve yine süre dolmadan dönerse, başka bir deyişle bunu alışkanlık haline getirirse, hakkın kötüye kullanılmasını oluşturacağı için, bu halde terke dayalı boşanma davası açmaya imkan tanımak gerekir. Kanunda öngörüldüğü şekilde ihtarın yapılması ve eşin ortak konuta dönmemiş olması şartıyla her zaman dava açılabilir.

c-Terk Eden Eşe Aile Hakimi Ya Da Noter Tarafından İhtarda Bulunulması Ve Eşin Buna Rağmen Dönmemesi

Eşin ortak konutu terk etmesinin üzerinden en az dört ay geçtikten sonra, noter ya da aile hakimi vasıtasıyla iki ay içinde eve dönmesi için ihtarda bulunması gerekir. İki ay geçtikten sonra terk eden eş hala ortak konuta dönmezse, boşanma davası açabilir. Yani terk fiilinden itibaren toplam altı ay geçmesinin akabinde, terke dayalı boşanma davası açılabilir.
Terke dayalı boşanma sebebinin oluşabilmesi için ihtarın bazı şartları taşıması gerekir. İhtarın samimi ve eşin eve dönmesi için imkan sağlar nitelikte olması gerekir. Eşinin eve dönmesine yetecek para da göndermesi ve eşinin yaşamak isteyebileceği bir ortak konuta çağırması gerekir. Örneğin eşiniz sizi annesinin evine gelmeniz için ihtarda bulunduğunda ihtar şartı gerçeklememiş sayılır. Zira eşin ayrı bir ev tutması ve evde yaşayabilmeniz için gerekli imkanların bulunması gerekir. Örneğin evin suyu elektriği yoksa yine ihtarın samimi olmadığı düşünülür. İhtarda; eşin ortak konuta rahatça girebilmesinin sağlanması, evin ayrıntılı olarak adresi yazılmasını, ortak konuta ulaşabilmek için gerekli giderleri gönderilmesini, iki ay içinde ortak konuta dönmediği takdirde boşanma davasının açılacağını içermesi gerekir. Hakim yahut noter ihtarın haklılığını araştırmaz, haklı olup olmadığı mahkemede değerlendirilecektir.

Av. TUĞBA HİLAL KÖKEN